40 gün Allah'la konuşan adam? / 22.09.2020 / Kerem Önder

Share:

Listens: 0

Kerem Önder

Religion & Spirituality


وَوَٰعَدْنَا مُوسَىٰ ثَلَٰثِينَ لَيْلَةً وَأَتْمَمْنَٰهَا بِعَشْرٍ  فَتَمَّ مِيقَٰتُ رَبِّهِٓ أَرْبَعِينَ لَيْلَةً ۚ  وَقَالَ مُوسَىٰ لِأَخِيهِ هَٰرُونَ  ٱخْلُفْنِى فِى قَوْمِى وَأَصْلِحْ  وَلَا تَتَّبِعْ سَبِيلَ ٱلْمُفْسِدِينَ "(Bana ibadet etmesi için) Musa’ya otuz gece vade verdik ve ona on gece daha ilâve ettik; böylece Rabbinin tayin ettiği vakit kırk geceyi buldu.  Musa, kardeşi Harun´a dedi ki: Kavmimin içinde benim yerime geç, onları ıslah et, bozguncuların yoluna uyma." (A'raf 142) Musa aleyhisselam'ın kavmi, başlarında Resulleri olmadan 30 gün bile dayanamadılar ve Samiri önderliğinde hemen altınlarını eritip bir buzağı yaparak ona tapınmaya başladılar. Günümüzdeki Peygambersiz Mealciler de son Peygamberden kopuk olduklarından, nefislerini buzağı edinmiş ona tapıyorlar... İsrâil halkı, Mısır esaretinden kurtulup Sînâ çölüne geçtikten sonra bu çölde kırk yıl boyunca evsiz barksız dolaştılar. Bu yüzden Sînâ çölü “şaşkın vaziyette dolaşmak” anlamına gelen Tîh adıyla da anılır. Tûrisînâ, bu çölün ve yarımadanın güneyinde bulunmaktadır. Yüce Allah, esaretten kurtulan kavme şeriatını bildirmek üzere Mûsâ’ya Tûrisînâ’ya gelmesini emretti. Mûsâ, yerine kardeşi Hârûn’u bırakarak ondan sulh ve sükûnu korumasını, bozgunculuk çıkarabileceklere karşı dikkatli olmasını istedi. Bu tedbirleri aldıktan sonra Allah’ın emrine uyarak Tûr’a gitti. Araplar genellikle gün yerine gece kelimesini kullandıklarından; ayrıca ibadet, zikir, dua gibi dinî faaliyetler için gündüze nisbetle gecenin sükûneti daha elverişli olduğundan âyette Mûsâ’nın Tûr’da geçirdiği süre hakkında gün yerine gece kelimesi zikredilmiştir. Bakara sûresinde (2/51) bu buluşma süresi sadece “kırk gece” kaydıyla anılırken burada söz konusu sürenin otuz ve on gece olarak iki bölümde anılması ve böylece Bakara sûresindeki âyete bir ayrıntı ilâve edilmesi çeşitli şekillerde yorumlanmış olup (bk. İbn Atıyye, VII, 152-153; Râzî, XIV, 226), muhtemelen bu iki farklı süre, Hz. Mûsâ’nın kırk gece içinde kaydettiği iki ruhî ve mânevî gelişmeye işaret etmektedir. Otuz gecenin ibadet süresi, on gecenin ise Tevrat’ın inzâl edildiği süre olduğu da düşünülebilir.” Kur’an Yolu tefsiri “Hz. Musa'ya Tevrat'ın Verilme Keyfiyeti: Bil ki, rivayet edildiğine göre, Hz. Musa Mısır'da iken, İsrailoğullarına, "Şayet Allah, onların düşmanlarını yok ederse, onlara, yapacakları ve yapmayacakları şeyleri İyice açıklayan ve Allah katından gelen bir kitabın geleceğini" vadetmişti. Allah, Firavunu imha edince, Hz. Musa, Rabbinden o kitabı istedi. İşte bu ayet, Tevrat'ın nasıl indiğini beyan etme hususundadır. İkinci vecih: Allah Teâlâ, Hz. Musa'ya, otuz gün oruç tutmasını ve o günlerde, kendisini Allah'a yaklaştıran ameller yapmasını emretti... Sonra da geri kalan on günde, Tevrat, Hz. Musa'ya indirildi. Ve Allah, yine Hz. Musa'ya, o on günde hitap buyurdu. İşte kırk günün, otuz ve on güne taksim edilmiş olmasının manası budur. Üçüncü vecih: Ebu Müslim el-İsfehanî'nin, Tâhâ suresinde Hz. Musa'nın, kavminden önce Rabbi ile mülakata (O'nun huzuruna varmaya) koşmuş olduğuna delâlet eden şeyi zikretmesidir. Hz. Musa'nın böyle yaptığının delili ise, "Ey Musa, seni kavminden ayırıp böyle acele ettiren sebep nedir?" Dedi ki: ''Onlar, işte onlar da benim ardımca geliyorlar. Ben sana yönelerek acele ettim ki, ya Râb. ta ki benden daha çok hoşnut olasın'' (Tâhâ, 83-84) ayetleridir. Binâenaleyh, Hz. Musa'nın, otuz gün tamamlanınca, Tûr Dağına gelmesi, Allah Teâlâ'mn O"na, kavminin Samirî ile olan hadisesini haber verince de, Allah Teâlâ'mn, kendisine vaadetmiş olduğu süre tamamlanmadan önce kavmine dönmüş olması, daha sonra da, diğer on günde Mîkat'a geri gelmesi, böylece de kırk gecenin tamamlanmış olması muhtemeldir.